Beyz'vî ve Lütfullah el-Erzurûmî’nin Tefsirlerinde İrab Olgusu

Cumhuriyet İlahiyat Dergisi 23 (2):1053-1072 (2019)
  Copy   BIBTEX

Abstract

İrap Arap dili ve İslami ilimlere dair tedvin faaliyetlerinin başlangıcından bu yana önemini devam ettiren bir olgudur. Bu sebeple farklı alanları konu alan İslami ilimlerin çoğunda esas alınan unsurlardan birisi olmuştur. Bu alanlardan biri olan ve öncelikli hedefi Kur’ân’ın anlaşılmasına katkı sağlamak olan tefsirin de önemli bir parçasıdır. Zira dile ait özelliklerin tam manasıyla gözetilmesiyle ancak doğru bir tefsir faaliyetinden söz etmek mümkün olabilmektedir. Arap dilinin tefsirle ilgili en bariz özelliklerinden biri ise iraptır. Bundan dolayı her bir müfessirin tefsir yönteminde irap önemli bir yer işgal etmektedir. Tefsirinde iraba önemli bir yer ayıran müfessirlerden Beyzâvî, İslam âleminde ve özellikle Osmanlı âlimleri nazarında kabul görmüş bir müfessirdir. Nitekim tefsiri; şerh, haşiye, ihtisar vb. yönlerden başka çalışmalara konu olmuştur. Ayrıca bazı tefsir çalışmaları da bu tefsir esas alınarak oluşturulmuştur. Bu çalışmada Beyzâvî ve Osmanlı dönemi âlimlerinden olan Lütfullah el-Erzurûmî’nin tefsiri, irabı ele alışları noktasında karşılaştırılmıştır. Lütfullah el-Erzurûmî’nin iraba dair görüşlerinin çoğuna Beyzâvî’nin kaynaklık ettiği, Beyzâvî ile aynı düşündüğü noktalarda onun görüşlerini özetleme, açıklama veya yorumlama yoluna gittiği görülmüştür. Bazı durumlarda ise kendisinin dile ve özellikle iraba vukufiyetini gösteren bir tarzda Beyzâvî’nin görüşlerine katılmamıştır. Bu durumda Zemahşerî, Râzî, Ebû Hayyân başta olmak üzere daha başka müfessirlerin görüşleriyle kendi görüşünü desteklemiştir. Bazı örnekler üzerinden iki müfessirin iraba dair görüşlerinin karşılaştırmalı incelemesini yapan bu çalışmada bu iki müfessirin eserlerinden başka tefsirlerinde irabın önemli bir yer işgal ettiği zikri geçen müelliflerin eserleri de konuyla ilgisi bağlamında incelenmiştir. Özet: Açıklamak ve beyan etmek anlamlarına gelen i‘râb, Arap dilinde kelimelerin sonlarındaki alametleri düzenleyerek, kelimelerin birbirleriyle irtibatlarını kuran ve bu sayede anlam değerlerini belirleyen kurallar sistemidir. Dolayısıyla i‘râb, cümlede anlam belirsizliklerini ortadan kaldırarak anlam inceliklerinin ortaya çıkmasını sağlayan ve bu sayede sözdeki derin anlamların anlaşılma yolunu kolaylaştıran bir role sahiptir. Bu yüzden i‘râb, Arap dilcilerinin yanı sıra hadis, fıkıh, kelam gibi dile ilişkin özelliklerin gözetildiği alanlarda eser veren müelliflerin de çalışmalarını dayandırdıkları temel noktalardan birisi olmuştur. Kur’ân-ı Kerîm’in tefsirinde de i‘râb başta gelen unsurlardan biri olmuştur. Nitekim i‘râb kaidelerinin konulmasındaki temel dinamik, Kur’ân’ı Kerîm’i lahn adı verilen hatalı okumalardan korumak olmuştur. Tefsirciler de Kur’ân’ı Kerîm’i anlamada i‘râbdan çokça faydalanmışlardır. Tefsîr-i Beyzâvî diye de bilinen Envâru’t-tenzîl ve esrâru’t-te’vîl adlı eserinde Kur’ân’ı anlamada i‘râb özelliklerine sıkça başvuran âlimlerden birisi meşhur tefsirci Abdullah b. Muhammed el-Beyzâvî’dir (ö. 685/1286). Bu eser ilim çevreleri tarafından kabul görmüş bir tefsirdir. Beyzâvî gibi tefsirinde i‘râbı çokça kullanan bir diğer alim Muhammed b. Lutfullah el-Erzurûmî (ö. 1202/1788) olup Göğsügür Lütfullah Efendi olarak da bilinmektedir. Osmanlı dönemi âlimlerinden olan ve birçok ilim dalında eser veren Lutfullah el-Erzurûmî’nin tefsirinin adı Râmûzu’t-tahrîr ve’t-tefsîr olup bu tefsirin dil ve i‘râb özelliklerine geniş yer ayırması sebebiyle lugavî tefsir olarak da nitelendirilmesi mümkündür. Müellif bu tefsirinde Beyzâvî’nin i‘râba dair görüşlerinden istifade etmenin yanında çoğu zaman onun görüşlerini açıklama yoluna gitmiştir. Bununla birlikte i‘râba dair mevzularda Zemahşerî, Râzî, Ebû Hayyân ve daha başka âlimlerin görüşlerinden de yararlanmıştır. Bu çalışmada Beyzâvî’nin Envâru’t-tenzîl ve esrâru’t-te’vîl’i ile Lütfullah el-Erzurûmî’nin Râmûzu’t-tahrîr ve’t-tefsîr’i, i‘râbı ele alışları açısından karşılaştırmalı olarak incelenmiştir. Çalışmada bu iki tefsirin seçilmesindeki belirleyici etken eserlerin i‘râbı ele alış yöntemlerinin benzerlik arz etmesidir. Bazı örnekler üzerinden konuyu karşılaştırmalı olarak inceleyen bu çalışmanın amacı iki müfessirin Kur’ân ayetlerini anlamada i‘râba yaklaşımlarını tespit etmek suretiyle bu iki müfessir arasındaki i‘râb değerlendirmeleri bağlamındaki ilişkinin niteliğini belirlemektir. Çalışmanın diğer bir amacı Beyzâvî’den sonra yaşamış olan Lütfullah el-Erzurûmî’nin onunla aynı düşündüğü veya farklı görüşe sahip olduğu noktalardaki değerlendirmelerini incelemektir. Bu noktada, her iki eserde yer alan i‘râb örnekleri üzerinden incelenen konu, eserlerinde i‘râba geniş yer veren Zemahşerî, Râzî, Ebû Hayyân ve daha başka tefsircinin görüşleriyle de mukayeseli olarak değerlendirilmiştir. Bu çalışmada i‘râba dair görüşleri değerlendirilen her iki alim kuşkusuz çeşitli yönleriyle birçok çalışmaya konu olmuştur. Yıllar geçtikçe şöhreti daha da artan ve eserleri daha çok ilgi gören Beyzâvî hakkındaki çalışmalar daha fazladır. Konumuzla alakalı olarak tefsirindeki yöntemi ve ayetleri anlamlandırmada i‘râbı kullanış tarzını inceleyen çalışmalar bulunmaktadır. Ancak bu çalışma, önceki çalışmalardan farklı olarak Beyzâvî’nin tefsirindeki yöntemi ve tefsirde dile ait özellikleri ve i‘râbı nasıl kullandığını açıklamaktan ziyade Beyzâvî ile ondan sonra yaşamış olan Lütfullah el-Erzurûmî’nin tefsirlerinde irabı ele alış tarzlarını mukayeseyi konu edinmektedir. Diğer taraftan Lütfullah el-Erzurûmî, Beyzâvî kadar çalışılmamış olsa da bazı eserlerinin çeşitli çalışmalara konu olduğu görülmektedir. Eserlerini dil yönünden inceleyen çalışmalar da bulunmaktadır. Ancak bu çalışma Beyzâvî’nin tefsirde i‘râbı ele alışını da değerlendirmekle birlikte iki müellifin bu konudaki görüşlerinin kıyaslamasını yaparak tefsirinde Beyzâvî’nin i‘râba dair görüşlerine başvuran Lütfullah el-Erzurûmî’nin onunla ittifak ettiği ve farklı düşündüğü tarafları ve bu farklılıkların kaynaklarını ortaya koymaya çalışmaktadır. Ayrıca Lütfullah el-Erzurûmî’nin Beyzâvî’yle ortak görüşe sahip olduğu noktalarda onun görüşlerini ele alış tarzının alıntılama, açıklama veya atıf yapma gibi şekillerden hangisiyle gerçekleştiğini tespit ederek buradan bir değerlendirme yapmayı amaçlamaktadır. Öte yandan farklı düşündüğü noktalarda ise bu görüşün önceki âlimlerin görüşlerinin değerlendirilmesi neticesinde birinin diğerine tercih edilmesi şeklinde mi yoksa bizzat müellifin kendi görüşü mü olduğu belirlenmeye çalışmaktadır. Çalışmaya konu olan iki eserdeki i‘râba dair mevzuların ele alınış biçimiyle ilgili olarak şu sonuçlara ulaşılmıştır: Lütfullah el-Erzurûmî çoğunlukla Beyzâvî’nin görüşüne tabi olmuştur. Beyzâvî’nin çoğu görüşünü özetleme yoluna gitse de bazı durumlarda açıklama yapma ihtiyacı hissetmiştir. Çalışmada bazı örnekleri sunulan bu konuya dair daha çok örnek her iki müellifin eserinden verilebilir. İhtilaf ettiği konularda ise diğer tefsirlerde daha isabetli gördüğü görüşleri sunmuştur. Beyzâvî’ye katılmadığı noktalarda ise başta Zemahşerî’nin Keşşâf’ı olmak üzere Râzî’nin Mefâtîhu’l-gayb’ı, Ebû Hayyân’ın el-Bahru’l-muhît’i ve daha başka tefsirlerdeki i‘râba dair görüşlerden yararlanmıştır. Bazı görüşlerinde ise gerek Beyzâvî gerek diğer müfessirlerin görüşlerine katılmayarak kendi görüşünü belirtmiştir. İraba dair bu değerlendirmeler, önceden dile getirilmemiş müellife ait bir görüş olabildiği gibi anlamı belirlemede açık etkisi olan herhangi bir görüşün üstün tutulması tarzında da tezahür edebilmiştir. Lütfullah el-Erzurûmî, Beyzâvî’nin görüşlerine katıldığı durumlarda bunu çeşitli deliller sunarak gerekçelendirmiştir. Bu husus, kadim müfessirleri takip eden sonraki müfessirlerin tefsirdeki rolünün sadece özetleme veya şerh etme şeklinde gerçekleşmediğini, bilakis kendilerine has yöntem, değerlendirme ve kıstaslarının bulunduğunu göstermektedir. Öte yandan çalışmaya konu olan iki eserin karşılaştırılmasıyla ortaya çıkan bu sonuçlar, kadim âlimlerin gerek dil alanında gerek diğer alanlarda sonrakilere bıraktığı bilgi birikimi ve teliflerin bolluğuna rağmen kapsamlı inceleme ve araştırmalar neticesinde onların elde edemedikleri bir takım neticelere sonrakilerin ulaşabileceğini de ortaya koymaktadır.

Links

PhilArchive



    Upload a copy of this work     Papers currently archived: 91,386

External links

Setup an account with your affiliations in order to access resources via your University's proxy server

Through your library

Similar books and articles

"Kaplumbağalar" Romanında Alevîlik Olgusu.Rezan Karakaş - 2013 - Journal of Turkish Studies 8 (Volume 8 Issue 9):1769-1769.
Yahudiler'den Filistinlilere Uzanan "Evsizlik" Olgusu.Neslihan Günaydin - 2015 - Journal of Turkish Studies 10 (Volume 10 Issue 8):1247-1247.
Kutadgu Biligde Dil Olgusu ve Dilsel Belirlemecilik.Murat Elmali - 2014 - Journal of Turkish Studies 9 (Volume 9 Issue 9):505-505.
Cahi̇li̇ye dönemi̇ ḳureyş toplumunda ḥi̇lf olgusu.Yunus Akyürek - forthcoming - Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi:33-56.
Di̇ni̇ ve sosyoloji̇k boyutlariyla dayanişma- yardimlaşma olgusu.Abdulmuttalip Baycar - forthcoming - Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi:199-225.
İki Dillilik Olgusu Ve Almanya'daki Türklerin İki Dilli Eğitim Sorunu.Mehmet Yalçın Yilmaz - 2014 - Journal of Turkish Studies 9 (Volume 9 Issue 3):1641-1641.
Kâsânî’ni̇n yaklaşimi uyarinca hanefî fikih ekolünde takdîrî durum olgusu.Ferit Di̇nler - forthcoming - Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi:247-273.
Teorik çerçevede suç.Senem Burkay - 2008 - Ethos: Dialogues in Philosophy and Social Sciences 1 (2).

Analytics

Added to PP
2019-12-16

Downloads
20 (#749,846)

6 months
7 (#418,426)

Historical graph of downloads
How can I increase my downloads?

Citations of this work

No citations found.

Add more citations

References found in this work

No references found.

Add more references