Abstract

Yaklaşık iki bin yıl önce Kudüs’te (Yeruşalim) Yahudiler arasında başlayan Hristiyan inancı daha henüz elçiler döneminde dünyanın pek çok yerine ulaşmaya başlamış ve farklı kültür ve düşünce dünyaları ile etkileşime geçmiştir. Bunun ilk örneklerini Yeni Antlaşma (İncil) metinleri içerisinde yer alan Elçilerin İşleri kitabında Luka bizlere anlatır. O günden bu yana Kilise tarihinde Hristiyan inancının felsefe ile ilişkisi her daim önemli bir mesele olarak görülmüş ve tartışılmıştır. Günümüzdeki çalışmaların birçoğunda ise bu tartışma erken dönem kilisesindeki önemli kişilerden biri olan Tertullian’ın meşhur sözleri üzerinden yapılır. Bu yazıda din felsefesinin önemli alt başlıklarından biri olan iman-akıl ilişkisini Hristiyan teizmi ve daha özelinde ise Tertullian ve onun slogan haline dönüşen “Atina ile Kudüs’ün ne ilişkisi var?” sorusu bağlamında ele alacağım. Bunu da öncelikle felsefenin hangi anlamlarda kullanılabileceğinden ve ilk kilisedeki Hristiyanlar arasında felsefeye dair yaklaşımın nasıl olduğundan kısaca bahsettikten sonra yapacağım. Bu makalenin esas konusu olan Tertullian’ın sözü edilen ünlü sorusunu ise Tertullian’ın tarihsel şahsiyeti, sorunun tarihsel ve edebi bağlamı özelinde ele alacak ve kısa bir değerlendirme ile makalemi nihayetlendireceğim.